19 Nisan 2011 Salı

Futbol Asla Sadece Futbol Degildir



Futbol bir dinse bu onun kutsal kitabidir. Dunya’nin tartismasiz en cok ilgi ceken sporu olan futbolu, Simon Kuper daha once kimsenin betimlemedigi sekilde yeryuzunu karis karis gezerek gozlemlerini aktarmistir. Futbolun futbol olmaktan ziyade bir baskaldiri, aidiyet, mutluluk, tutku gibi cok guclu duygu ve hareketleri barindirdigini tum ciplakligiyla gostermistir.

Dunyanin cesitli cografyalarinda futbola yuklenen anlamlar da farkli. Ilk etapta Rusya’yla baslamak gerekirse SSCB zamaninda futbol bir isyanin ve sisteme baskaldiri anlamini tasimaktaydi. Erivan Ararat Ermenistan Sovyeti’nin takimiydi. SSCB icindeki ligde cok basarili sonuclar almaktaydi. Yonetimden bikmis olan halk her gaibiyetten sonra sokaklara dokulur, kendilerine belledikleri ulusal marslari okur ve bayraklarini sokaklarda sallarlardi.

Hatta herkesin animsayacagi gibi Zvonomir Boban Dinamo Zagreb formasi giyerken Kizilyildiz’a karsi bir macta polise attigi tekmeyle bir anda ulusal kahraman olmustur. O mactan sonra Hirvatlarin Yugoslavya’dan ayrilma sureci hizlanmisti. Zagreb taraftarlari Kotu Mavi Cocuklar adinda orgutleriyle Sirplarla savasmislardi. Bir isyanin baslangicini olusturmustu.

Katalanlar General Franco doneminde cok zorlu gunler gecirmislerdi. Her sey yasaklanmis ve Ispanyol olduklari bilinci asilanmaya cabalanmaktaydi. Barcelona kenti Katalunya bolgesinde bulunmakta, sehrin takimi adeta ulusal bir sembol halindedir. Sokaklarda zulme karsi koyamayan halk kendini Camp Nou’da ifade etmekte, yillarin getirdigi aciyi stadin her bir karesinde haykirmaktadirlar. Yasak olan Katalunya bayraklari sallanmakta yuzbin kisi ayni amac icin sarkilar soylemektedirler. Franco’nun takimi Real Madrid’e karsi maclarinda, General’e soyleyemediklerinin acisini futbolculardan cikarmaktaydilar. Sanki ulusal mucadele veriyorlardi Real maclarinda.

Barcelona kulubune baskan olan Katalunya bolgesinin en onemli insani haline donusebiliyordu. Futbolun ve onun mabedi Camp Nou’nun Katalanlar uzerindeki etkisi o kadar buyuktu ki kazanilan ilk Avrupa Kupasi’ndan sonra Baskan Nunez Ispanya hukumetine acik acik ayrilacagiz demistir. Katalanlar stadta tam bir milliyetci kimlige burunseler de ilk once Katalaniz sonra Ispanyoluz fikrinde birlesmislerdir. Futbol ulusal kimlik mucadelesinde de en onde.

Iskocya’da futbolun hakimi Glasgow sehrinin iki takimdir. Celtic ile sehrin dogusunda bulunan Rangers arasinda ezeli bir rekabet bulunmaktadir. Bu rekabetin altinda mezhepsel ve siyasi farkliliklar yatmaktadir. Celtic taraftarlari Katolik ve Rangers taraftarlari Protestan mezhebinden olusmaktadir. Ayrica Rangers taraftarlari sermaye sahibi patronlardan Celtic taraftarlari da isci sinifindan meydana gelmektedir. Rekabet ayni zamanda sinif savasimina da donusmustur. Takimlar yillar boyunca kendi mezhebinden olmayan oyunculari oynatmamis en sonunda Celtic bunu kirmistir. Birbirini icerisindeki celiski o kadar fazladir ki cogu zaman birbirlerini oldurmektedirler.

Afrika kitasi sakinleri hep ikinci hatta ucuncu sinif vatandas muamelesi gormuslerdir. Her zaman irkci davranislara maruz kalmislardir. Emperyalist devletler onlarin isgucunu, yeralti kaynaklarini, bedenlerini kisaca her seylerini somurmuslerdir. Ilk defa 1934’te Misir Dunya Kupasina katilmistir ancak modern Afrika Dunya Kupasi tarihi 1970’te Fas ile baslamistir. O tarihten Kamerun’un Roger Milla’nin efsane oldugu 1990 Dunya Kupasi’na kadar her zaman averaj takimi olarak gorulmusler ve alaylara konu olmustur siyahiler. Ulkelerinin en iyi futbolculari Avrupa’da alt liglerde oynamakta ve burada da takim arkadaslarindan surekli irkci davranislar gormekteydiler. Kendilerini futbolla anlatmaya cabalayan Afrikalilar hor gorulmeme yolunda da buyuk asama gostermislerdir. Nelson Mandela’dan sonra Roger Milla’nin en cok taninan Afrikali olmasina sasmamali.

Arjantin’de fasist cuntanin darbe yapmasindan sonra halki “uyutmak” icin Dunya Kupasi’ni ulkelerine getirmisler ve ulusal takimin basari kazanmasi icin buyuk sermayeler harcamislardir. Generaller topluma fasistlere ozgu basit bir acidan bakiyorlardi. Onlara gore, bir ulkenin guclu ve ulusal butunluk icinde olmasi gerekirdi. Eger butun insanlar hep bir agizdan bagiriyorlarsa ulke gucludur ve halki bir butundur. Insanlari bu denli mutlu hale getirmenin tek yolu zaferler elde etmektir.

Politikalar gelip gecicidir ama futbol hep vardir. Futbol en az silahli kuvvetler ve din kadar ebedidir.

Insanlari bu denli birlestiren, acilarindan arindiran, “afyon” islemi goren, yasama sevinci ve hayata isyan katan baska bir oldu yok. Kimi icin ulusal baskaldiri kimi icin kendini ispat cabasi kimi icin ise aidiyet duygusu. Bu yuzden futbol asla sadece futbol degildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder